DESTAN DEVRİ TÜRK EDEBİYATI
10. Sınıf Destan Dönemi Türk Edebiyatının Özellikleri
Destan Dönemi, Destanların oluşumu
Türk Edebiyatının esas kaynağını destanlar oluşturmaktadır. Bu yönü ile Türk Edebiyatı eşsiz ve zengin bir kaynağa sahiptir. Destanlar milletlerin kahramanlık ve erdemlerini anlatan manzum hikayelerdir.
Destanlarda anlatılan olaylar tarihin çok eski dönemlerine kadar dayanır.
Eski çağlarda insanoğlu doğadaki birtakım hadiseleri akıl, mantık veya bilim yolu ile açıklayamayınca hayal gücünün de yardımı gerçekleşen bu olayları bambaşka sebeplere bağlamıştır. Örneğin deprem hadisesi karşısında dünyayı öküzün boynuzları üzerinde durması ile açıklamış, yağmur ve yıldırımları gökyüzünde yaşayan tanrılar arasındaki husumet ve savaşa bağlamıştır. İşte bu olağanüstü olay ve kahramanlar çevresinde ortaya çıkan anlatılar (efsaneler) zaman içinde destanlara dönüşmüştür. Yine tarihte meydana gelen büyük savaşlar, göç, kıtlık vb. gibi sosyal hayatı tetikleyen olaylar da destanların doğuşuna zemin hazırlamıştır.
Destan kahramanları tanrılar, tanrıçalar, yarı tanrılar, cin, peri veya devler birer hayali kahramandır. Tarihin eski dönemlerinde bu kahramanlar çevresinde gelişen anlatıları efsane (Mitos) denilmektedir. Günümüzde en medeni toplumlardan en ilkellerine kadar hepsinde efsanelerin olduğu görülür. Milletlerin kültürlerinde yer alan bu efsaneleri yani mitosları inceleyen bilime ise mitoloji (mythologie) denir.
Destanların Önemi Nedir?
Destanlar bir milletin kültürü, dili, inanışı gibi sosyal hayatı, tarihi hakkında bizlere fikir vermesi yönü ile önemli metinlerdir. Destanlar birer tarihi belge niteliği taşımaz. Böyle olduğu halde bir milletin tarihinin aydınlatılmasında araştırmacılara sadece yön verir; yardımcı olur.
Destanlar milletlerin bir çeşit aynasıdır. Bir milletin inanışı, dünyaya bakış açısı, olaylar karşısında tutum ve davranışları destanlara yansımaktadır.
Not:Lejand ve Efsane: Tarihin öncesi dönemde meydana gelen olağanüstü olay ve durumların anlatıldığı söylencelere lejand denir. Tarihin başlangıcı ile bu olay ve durumlardan hareketle oluşturulan anlatılar ise efsane olarak nitelenir. Efsanelerden ise destanlar doğmuştur.
Destanların Doğuşu ve Millî Destanlar
Destanlar ancak köklü medeniyetlerde görülen edebi metinlerdir. Birçok milletin bir ya da daha çok destanı vardır. Bunun yanı sıra doğal destan üretmemiş milli tarihe yapay destanlar ile katılan milletler de vardır. Bu yolla üretilen destanlar ise ilhamını zengin Doğu ve Eski Yunan medeniyetlerinden almıştır.
Doğal Destanlar Nasıl Oluşur?
Destanların oluşmasında tarih sürecinde şu şartların gerçekleşmesi beklenir:
- Destan medeniyetinin köklü olması yani mitolojik dönemde yaşamış olması,
- Destan medeniyetinin toplumsal hayatı etkileyen savaş, göç, doğal afetler gibi büyük olaylar yaşaması, ( Böylece tarihi olaylar zaman içinde efsaneleşecektir.)
- Güçlü bir edebiyat ve zengin dil,
- Halk şairlerinin sevilip bunlara değer verilmesi,
Örnek: Yunan şairi Homeros ve Dede Korkut böyledir.
Destan Örnekleri
TÜREYİŞ EFSANESİ
(Uygur Türkleri)
Taşa oyulmuş olan yazıtta şöyle deniyordu:
Kara-Korum çaylarından sayılan iki nehir vardı. Bunlardan birine Toğla ve diğerlerine de Selenge adı verilirdi. Bu nehirler akarak Kamlancu adlı bir yerde birleşirlerdi. Bu iki ırmağın arasında iki tane ağaç vardı. Bu ağaçlardan biri fusuktu ve diğeri de Farsların naj dedikleri ağaca benziyordu. Kışın bile bunların yaprakları servi gibi dökülmezdi. Meyvesinin tadı ve şekli ise tıpkı çam fıstığınınkine benzerdi. Öbür ağaca da tur ağacı derlerdi. Bu iki ağaç da iki dağın arasında yetişerek büyümüştü.
Birgün bu iki ağacın arasına gökten bir ışık inmişti. Bunun üzerine iki yandaki dağlar yavaş yavaş büyümeye başladılar. Bu durumu gören halk ise hayretler içinde kalmıştı. Uygurlar içlerinde büyük bir saygı duyarak oraya doğru yaklaştılar. Tam yaklaştıkları bir sırada kulaklarına çok tatlı ve güzel müzik nağmeleri gelmeye başladı. Her gece buraya bir ışık inmeye ve ışığın etrafında da otuz defa şimşek çak
AETERYA UPANİŞAD
(Hindistan)
Âtman başlangıçta tek başına ‘bu’ idi. Başka hiçbir şey göz açmazdı. Düşündü: Dünyaları var kılmak isterim.
Dünyaları var kıldı. Göğün sularını, aydınlık tekerleğinin ışınlarını, ölümün yurtluğunu, evrensel suları... Ötede göğün suları, beride gök; gök onun desteği. Aydınlık tekerleğinin ışınlarıysa ötede ara uzaklık. Yeryüzü ölüme yurtluk; içinde suları barındıran o.
...
Sait MADEN
Şiir Tapınağı
ERGENEKON DESTANI
Türk iline, Oğuz Han soyundan İl Han padişah oldu. Bu sırada Tatarların başında Sevinç Han vardı. Aralarında vuruş çıkmıştı. İl Han daima galip geliyordu. Sevinç Han, Kırgız Hanı’na birçok adam ve hediye göndererek onu kendi etrafına çekti. Oralardaki kabilelerin en kalabalığı Türkler olduğundan bütün savaşlarda üstün geliyorlardı. Bütün Türk illerinde Türk’ün oku ötmeyen, kolu yetmeyen bir yer yoktu. Bundan dolayı bütün kabileler Türk’ü kötülerlerdi. Sevinç Han, öteki boylara da elçiler gönderip birleşmek ve Türklerden öç almak üzere anlaştı. Hepsi birleşerek Türklerin üzerine yürüdüler. Türkler, çadır ve sürülerini bir yere yığıp etrafına hendek kazdılar; beklediler. Sevinç Han geldi.
Destan Döneminin Özellikleri
- Metinlerde olağanüstü olaylar sıkça görülür. Bunlar kahramanın dünyaya gelişi, olaylar karşısındaki üstün davranışları vb.
- İlk destanlar sözlü edebiyat ürünleridir. Günümüze kadar ağızdan ağıza aktarılarak ulaşmışlardır.
- Mitler ve efsaneler zaman içinde destanların doğmasını sağlamıştır.
- Destanlarda savaş, göç, doğal afetler, yaratılış vb. konular işlenmiştir.
- Destanlar gerçek tarihi olaylar üzerine söylenmiştir. Bir belge niteliği taşımazlar; fakat tarih bilimine yardımcı kaynak olarak kullanılırlar.
- Destanlar millidir. Buna rağmen birçok millete ait destanlar ortak özellikler gösterir.
- Destanlar milletlerin tarihine ışık tutar.
- İlk destanlar sözlü geleneğe bağlı, doğal özellikte ve şiir (manzum) biçimindedir.