Edebiyat insanı anlatır. İnsana dair her şey edebiyatın konusudur. Sanatçı eserinde ne kadar istese de kendi kişiliğini gizleyemez; çevresinden uzaklaşamaz. Eserinde dile getirdikleri aslında kendi yaşantısı ve gerçeklerinin zihninde yeniden şekillendirilerek sunulmasından ibarettir. Sanatçı da toplumun bir parçasıdır. Bu yönüyle toplumun ortak algısını(zihniyetini) dile getirmesi gayet doğaldır.
Edebiyat toplumun aynasıdır. Bir toplumun maddi, manevi bütün değerlerini kendi süzgecinden geçirerek tekrar sunar. Bir toplumu tanımak istesek o toplumun edebiyat ürünlerine bakmamız yeterlidir. Bu tanıma elbette zamana ve mekana göre değişecektir.
Örnek:
Milli mücadele yıllarında toplumun hayatını ve dünyaya bakış açısını, sevinç ve üzüntülerini öğrenmek istesek Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edinen şiir veya romanlara bakabiliriz. Böylece dönemin şartlarını ve bu dönemin zorluklarının üstesinden gelmiş bir toplumu tanırız. Bu toplumun o zamanki dünya algısının ne olduğunu, ölüm, insanlık, aşk vb. gibi kavramlar karşısındaki tutumunu öğreniriz. Bunun için İstiklal Marşını, Yaban romanını vb. okumamız yeterlidir.
“Orda bir köy var, uzakta / O köy bizim köyümüzdür. / Gezmesek de, tozmasak da / O köy bizim köyümüzdür.” Şiirinde yazıldığı dönemin zihniyeti açık bir şekilde görülmektedir. Veya “Ete kemiğe büründüm / Yunus diye göründüm” sözü de topyekûn bir dönem insanların dünya algısını ve hayata bakış açısını yansıtmaktadır. İşte tüm bunlar birer edebiyat ürünüdür.
Sanat Bir toplumun gelişmesine katkıda bulunur. Bir toplum sanat ile bilgi ve becerisini, anlayışını vb. geliştirir. Sanat insanların ortak bir bakış açısı geliştirmesini sağlar. Toplumu bir arada tutar. Sanatsız bir toplum düşünülemez. Sanat yeme, içme gibi insan doğasının en temel ihtiyaçlarındandır. İşte bir sanat olan edebiyat da yazılı ve sözlü ürünlerle bu ihtiyacı karşılar. Bir toplumda herkes sanatçı değildir; fakat toplumun her bireyi sanatın nihayetinde ulaşmak istediği hedeftir. Edebiyat açısından eser ancak okur ile var olabilir.
Edebi eserler kimi zaman toplumun talebi ve ihtiyacı doğrultusunda; kimi zaman ise sanatçının istek ve hedefleri doğrultusunda şekillenir.
Sanatta (edebiyat) iki bakış açısı vardır.
a- Sanat, sanat içindir.
b- Sanat, toplum içindir.
Savaş, ölüm, hastalık, geçim sıkıntısı, eğitimsizlik, çevre, doğal afetler, göç vb. gibi toplumsal meselelerden bahseden bazen bunlar için çözüm yolları sunan edebi eserler “Sanat, sanat içindir.” Anlayışıyla yazılmıştır.
Örnek:
Hiroşima
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
…
Nazım Hikmet Ran
Not: Bu şiirde yazar toplumsal bir mesele olan savaşı ve onun bıraktığı izleri bir çocuğun gözünden anlatmaktadır. “Sanat, toplum içindir.”
Bir yazar eserinde sadece estetik güzelliği ön planda tutuyor ve yine sadece hoşa gitmeyi amaçlıyorsa bu eser için “Sanat, sanat içindir.” Anlayışıyla yazılmıştır deriz. Bu anlayış ile yazılan eserlerde biçim ve içerik kusursuz olmalıdır. Genellikle aşk, ayrılık, özlem, doğa sevgisi gibi bireysel konular ve duygulanmalar işlenir.
Örnek:
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
…
Orhan Veli
Not: Bu şiirde yazar bireysel bir duygu olan hüznü anlatmıştır. Toplumsal herhangi bir mesaj vermemiştir.