Genç Osman Destanı
İptida Bağdat’a sefer olanda,
Atladı hendeği geçti Genç Osman.
Vuruldu sancaktar, kaptı sancağı,
İletti bedene dikti Genç Osman.
Eğerleyin kır atımın ikisin,
Fethedeyim düşmanların hepisin,
Sabah namazında Bağdat kapısın
Allah Allah deyip açtı Genç Osman.
Sultan Murad ey dür: “Gelsün göreyim,
Nice kahramandır ben de bileyim.
Vezirlik isterse üç tuğ vereyim.”
Kılıcından al kan saçtı Genç Osman.
Kul Mustafa karakolda gezerken,
Gülle, kurşun yağmur gibi yağarken,
Yıkılası Bağdat seni döğerken
Şehitlere serdar oldu Genç Osman.
Kayıkçı Kul MUSTAFA
Biçim açıklaması:
Murat’ın Bağdat seferine katılıp büyük yararlıklar ve yiğitlikler gösterdikten sonra şehit olan Genç Osman’ı anlatan bu destan, koşma biçiminde söylenmiştir.
Nazım biçimi koşmadır.
Nazım türü destandır.
Nazım birimi dörtlüktür.
Halk şiirinin 6 + 5 :11’li hece ölçüsü ile yazılmıştır. Kafiye örgüsü şöyledir:
----------------- a) olanda
----------------- b) geçti (Genç Osman-rediftir)
----------------- a) sancağı
----------------- b) dikti (Genç Osman-rediftir)
----------------- c) ikisin
----------------- c) hepisin
----------------- c) kapısın
----------------- b) açtı (Genç Osman-rediftir)
İkinci dörtlükte ilk iki mısra' Genç Osman’ın, üçüncü dörtlükte ilk üç mısra Sultan Murad’ın ağzından söylenmiştir.
Şiirde Geçen Bazı Kelime ve Tamlamaların Anlamları
Sancaktar: Sancağı taşıyan ere denir. Orduda en şerefli nöbet “Sancak Nöbeti”dir. Savaşta sancağı taşımak ve korumak, en değerli bir görevdir. Genç Osman’ın kapıp kale burcuna dikmesinde bu şerefli görevi yapmak istemesinin de yeri vardır.
Üç tuğlu vezir: Osmanlı Türklerinde vezirlik rütbeleri tuğların sayısı ile ölçülürdü. Üç tuğlu vezirler en üstün rütbedekilerdir. Sultan Murad da “Vezirlik isterse üç tuğ vereyim” demekle ona en büyük değeri verdiğini anlatmak istemektedir.
Şehitlere serdar olmak: Bağdat seferinde şehit olan Genç Osman’ın bundan önceki savaşlarda ölenlerden daha değerli olduğunu anlatmak için “şehitlerin başkomutanı” denmektedir.
Olanda: olduğu zaman, beden: kale duvarı,
İletti: ulaştırdı,
Eydür: der, söyler” gibi halk söyleyişleri on yedinci yüzyıl halk konuşma Türkçesinin özelliklerini yansıtmaktadır.
Destanda kimi sözcüklerde vezne uydurmak kaygısıyla ismin (i) hali ekleri düşmüştür. “İkisin: ikisini, hepisin: hepsini, kapısın: kapısını” gibi.
Anlam açıklaması:
Bu dörtlükle Genç Osman’ın Bağdat Seferi’ne katılışı ve sancaktarın şehit olması üzerine sancağı kapıp kale burcuna dikişi anlatılmaktadır.
Kır atı üstünde yiğitçe dövüşerek sabah namazında Allah Allah sesleri arasında Bağdat’a girişi.
Genç Osman’ın kahramanlıklarını duyan Sultan Murat: “Genç Osman gelsin bir göreyim, nasıl kahramanca dövüştüğünü öğreneyim, eğer vezirlik isterse üç tuğ vereyim” diyor. Genç Osman kılıcından al kanlar saçarak dövüşmeye devam ediyor.
Şair Kayıkçı Kul Mustafa da savaşa katılmıştır. Gülle ve kurşun yağmuru altında devriye nöbeti tutmaktadır. Bu sırada Genç Osman da şehit olmuştur. Hem de şehitlerin en değerlisi olarak Allah’ın takdirine kavuşmuştur.
Sultan Murad, Genç Osman adlı yiğidi gerçekte tanımadığı halde, halkımızın millî kahramanlara verdiği değer nedeniyle Sultan Murad’ın Genç Osman’a vezirlik rütbesi vermek istediğini söyleyen şair, onu en onurlu bir yere yükseltmiş oluyor.