- Edebiyat ve toplum birbirini doğrudan etkiler.
- Sanatçı içinde yaşadığı toplumdan etkilenir ve bunu eserlerine yansıtır.
- Edebiyat toplumu yansıtan bir aynadır denebilir.
- Herhangi bir dönemde yazılmış bir edebi eser incelendiğine eserin ait olduğu dönemden mutlaka izler taşıdığını görürüz.
- Toplum içindeki değişimlerin edebiyata yansıdığı gibi yazarın ya da edebi eserlerin gücü de toplumu etkiler.
- Kurtuluş Savaşı döneminde yazılan edebi ürünlerde sava konusunun ve milli mücadelenin çok işlenmiş olması toplumun edebiyata etkisini gösterir.
- Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanının yayımlanmasından sonra toplumda “Feride” isminin yaygınlaşması ya da Anadolu’da öğretmenlik yapmak isteyen genç kız sayısında görülen artış ise edebiyatın topluma etkisini gösterir.
EDEBİYATIN SANAT AKIMLARIYLA İLİŞKİSİ
- Belli bir tarihsel süreçte aynı sanat anlayışına sahip olan sanatçıların benzer bir estetik anlayış ve kurallar çerçevesi içinde oluşturduğu edebi harekete “sanat akımı” denir.
- Edebiyat akımları belli bir zaman diliminde doğar ve belli bir süre varlığını sürdürdükten sonra da ömrünü tamamlayıp yerini yeni bir edebi akıma bırakır.
- Çoğu edebi akım kendinden bir önceki akıma tepki olarak ortaya çıkmıştır ama bazı edebi akımlar kendinden bir önceki akımın daha gelişmiş bir şekli olarak da karşımıza çıkar.
- Her edebi akımın kendine has kurallar bütünü vardır.(manifesto, edebi bildiri beyanname gibi adlarla anılırlar.)
- Edebi akımların ortaya çıkışı bazen yeni bir felsefi akıma, bazen yeni bir ideolojiye, bazen büyük ve çok etkili bir toplumsal olaya, bazen de tamamen bir önceki edebi akımın edebi anlayışına karşıt bir görüşün gelişmesine bağlıdır.
EDEBİ AKIMLAR
KLASİSİZM (KURALCILIK)- 17. YY - FRANSA
HAZIRLAYICI ETKENLER
- Rönesansın ilanıyla kültür ve sanat alanındaki yenilikler
- Kilisenin etkinliğinin azalması
- Monarşik yapının güçlenmesi
- Siyasi alandaki düzen ve kuralların sanata yansıması
ÖZELLİKLERİ
- Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alındı.
- Eserlere akıl ve sağduyu hakimdir.
- “Doğa” kavramı insan ruhu, doğası anlamında kullanıldı.
- Klasik eserlerde yalnızca seçkin ve olgun kişiler konu edildi.
- Ahlaki ve eğitici bir amaç için yazılan eserlerde erdem ve ahlak çok önemsendi.
- Klasik sanatçılar eserlerine kişilik ve görüşlerini yansıtmadılar.
- klasik sanatçılar soylu tabakanın diliyle yazarlar halk söyleyişleri bulunmaz, asla argo kaba sözcük ya da küfür görülmez.
- Üslup açık ve sadedir. Cümleler özdeyiş gibi açık ve özlüdür.
- Klasik eserlerde biçim kusursuzluğu çok önemlidir.
- Klasik edebiyat oldukça kuralcıdır.
- Sanat için sanat anlayışı hakimdir.
- Bu akımın en çok gelişen iki türü trajedi ve komedidir.
- Bu akımda en az gelişen tür romandır.
- Tiyatroda “üç birlik kuralı” vardır.
TEMSİLCİLERİ
- La Fontaine, La Bruyere, Madamme de la Fayette, Descartes, Fenelon, Pascal, Cornaille, Racine, Molliere…
- Ahmet Vefik Paşa, Şinasi, Yusuf Kamil Paşa
ROMANTİZM (COŞUMCULUK) – 19. YY.- FRANSA
HAZIRLAYICI ETKENLER
- 1789 Fransız İhtilali’nin gerçekleşmesinin ardından derebeylik ve aristokrasi çökmüştür ve soylulara (aristokrasiye) karşı bir yapılanma yani burjuvazi (orta sınıf) doğmuştur.
- Daha çok aristokrasiye yönelik bir edebi akım olan klasisizmin katı ve kuralcı yapısı çökmüştür.
- J. Rousseau ve Montesquieu gibi felsefeciler insan hakları, adalet, eşitlik, özgürlük gibi konuları halkın gündemine sokmayı başarmışlardır.
- Bu gelişmelerden sonra yeni duygu, düşünce ve idealleri anlatmayı amaçlayan, sanata ve sanatçıya uygulanan katı kurallardan sıyrılmış bir edebi anlayış ortaya çıkmıştır.
ÖZELLİKLERİ
- Klasik edebiyatın kuralları ortadan kalkmış ve edebiyata bir özgürlük ortamı gelmiştir.
- Yunan ve Latin edebiyatlarnın yerine çağdaş edebiyatlar örnek alındı.
- Eserlerde, günlük hayat, ulusal tarih, dini mucizeler, toplumsal sorunlar, halka masalları üzerinde duruldu.
- Duygu ve hayale çok yer verilmeye başlandı.
- Yazarlar eserlerine kişiliklerini yansıttılar.
- Toplum için sanat anlayışıyla hareket edildi.
- Klasisizmde ihmal edilen dış doğa romantizmde önem kazandı. Uzak ülkelerin tasvirlerine ve doğa görünümlerine geniş yer verdiler.
- Eserlerde olağanüstülük, zıtlık ve tesadüflere çok yer verildi.
- Yazarlar iyi ve güzelden yana taraf tuttular.
- Üslup kapalı ve süslüdür. Şairane bir anlatım tercih edilir. Dil kuralsızdır.
- Roman, hikaye, gezi yazısı, dram, ani, lirik şiir, makale, fıkra, deneme gibi türler önem kazanmıştır.
- Romantizmin ilkelerini Victor Hugo “Cromwell” adlı eserinin önsözünde belirlemiştir.
TEMSİLCİLERİ
- Victor Hugo, Jean Jack Rousseau, Voltaire, Schiller, Goethe, La Martine, Alexandre Dumas, Puşkin
- Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem
REALİZM (GERÇEKÇİLİK) – 19. YY.
HAZIRLAYICI ETKENLER
- Yy. da bilim alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır.
- Bilim alanında kullanılan deney ve gözlem metodu edebiyatı da etkilemiştir.
- Auguste Comte’un insanın sadece gördüğüne inanması gerektiği felsefesi (pozitivizm) edebiyatta yeni bir akımın yani realizmin temellerini oluşturmuştur.
ÖZELLİKLERİ
- Realizm, duygu ve hayale geniş yer veren Romantizme tepkidir.
- Realizmde gözlem ve araştırma ön plandadır.
- Realist yazarlar, anket yöntemiyle bilgi toplayıp bu gözlemlerini not ederek eserlerinde malzeme olarak kullanmışlardır.
- Realist yazarlar, eserlerine kişiliklerini yansıtmaz ve nesnel davranırlar.
- Realist sanatçı bir bilim adamı gibi tarafsızdır.
- Realist yazarlara, fotoğrafçı gerçekçilik anlayışıyla olağanüstü kişi ya da olaylara yer vermemiş ve günlük hayatın gerçeklerini anlatmışlardır.
- Realist eserlerde, insan yaşadığı çevre içinde ele alınmış; kişiliğin oluşmasında çevresel faktörlere dikkat çekilmiş ve eserlerde çevre tasvirleri kahramanların psikolojik durumlarını yansıtmak için yapılmıştır.
- Romantik eserlerde betimlemeler süs olsun diye yapılırken realist eserlerde kişilerin iç ve dış yapılarını yansıtmak için kullanılmıştır. Mekan tasvirleri ise kişilerin içinde bulunduğu ortamın onların kişiliği üzerindeki etkisini yansıtmak için yapılmıştır.
- Realist eserlerde üslup; sağlam, sade ve söz sanatlarından uzaktır. Eserlerde biçimsel güzellik önemlidir.
- Sanat için sanat ilkesi benimsenmiştir.
- Roman ve öykü realizmde en çok gelişen iki türdür.
- Realist yöntemle yazılan şiir akımına “parnasizm” adı verilir.
TEMSİLCİLERİ
- Balzac , Stendhal, Hemingway, Flauberte, Dostoyevsky, Tolstoy, Çehov, Gorki,Steinbeck, J. London, C. Dickens, Gogol
- Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Refik Halit, Yakup Kadri, Halide Edip
NATURALİZM (DOĞALCILIK)- 19. YY.
HAZIRLAYICI ETKENLER
- Bu akım, Darwinci doğa anlayışının ilke ve yöntemlerinin edebiyata uyarlanmasıyla ortaya çıkmıştır.
- Determinizm anlayışının edebiyata yansıması naturalizm olarak karşımıza çıkar
- Bilimde kullanılan deney ve gözlem metodunun edebiyatta da kullanılması gerektiğini savunur.
- Naturalizm, realizmin daha ileriye ulaşmış biçimidir.
ÖZELLİKLERİ
- Naturalizme göre insanın her türlü duygu, düşünce ve davranışı içinde yetiştiği çevrenin ve soyaçekim özelliklerinin etkisiyle açıklanabilir.
- Naturalist yazar bir bilim adamı gibi tarafsız, nesnel ve gözlemcidir.
- Naturalist yazar asla anlattıklarına kişiliğini katmaz.
- Naturalist yazarlar, sosyal gerçekleri yansıtırken genelde toplumsal çirkinlikler, olumsuzluklar üzerinde durmuşlar ve itilmiş, sorunlu kişileri anlatmışlardır. Yoksul işçiler, köylüler, ayyaşlar, hırsızlar…
- Romanda tasvirler ayrıntılıdır ve kişilerin psk. Durumlarını ortaya koymak için yapılmıştır.
- Naturalist eserlerde dil doğal ve yalındır. Roman ve öykü kahramanları sosyal sınıflarına uygun bir dille konuşturulmuştur.
- Argo sözcüklere çok yer verilmiştir. Sokak dili edebiyata naturalizmle girmiştir.
- Bu akımda; roman, öykü ve tiyatro gelişmiştir ve her eserin savunduğu bir tez vardır.
- Sanat toplum içindir ve sanat bir fayda sağlamalıdır.
- Sanat doğanın bir kopyası olmalıdır.
- Bu akımın temsilcisi Emile Zola deney yönteminin edebiyatta da uygulanabileceğini öne sürerek görüşlerini “Deneysel Roman” adlı kitabında açıklamıştır.
TEMSİLCİLERİ
- Goncourt Kardeşler, Emile Zola, Henrik İbsen, Maupassant, Daudett
- Nabizade Nazım, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Selahattin Enis
PARNASİZM (ŞİİRDE GERÇEKÇİLİK)- 19. YY
HAZIRLAYICI ETKENLER
- Parnasizm; bir anlamda realizmle naturalizmin şiirdeki yansımasıdır.
ÖZELLİKLERİ
- Yy.ın ikinci yarısında Fransa’da romantizme tepki olarak doğmuştur.
- Realist metodlarla yazılan şiir akımıdır.
- Parnasizm realizmin şiirdeki adıdır. Realizm ve parnasizmin ortak yanı romantizme karşı olmalarıdır.
- Parnasizm; duygucu, hayalci, lirik şiire tepkidir.
- Parnasyen şairler içe dönük ve duygucu şiir yerine dış dünyayı nesnel bir anlatımla ele alan şiire önem verirler.
- Sanat için sanat anlayışı hakimdir.
- Biçimsel güzellik çok önemli olduğundan şiiri ölçü ve uyaktan ibaret görüp şiirde duygu ve düşünceyi göz ardı etmişlerdir.
- Şiiri saf güzellik olarak ele almışlar ve güzel olanı yararlı olana tercih etmişlerdir.
- Dil yalın ve açıktır.
- Parnasizm seçkin kişilere hitap eden bir akımdır ve sadece bir şiir akımıdır.
TEMSİLCİLERİ
- Cenap Şehabettin, Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı
SEMBOLİZM (SİMGECİLİK) - 19.YY- FRANSA
HAZIRLAYICI ETKENLER
- Realizm ve naturalizmin etkisiyle Fransız edebiyatında oluşan aşırı gerçekçi ortama tepkidir.
- Dönemin siyasi ve sosyal karışıklıkları sonucu oluşan bunalım havası genç edebiyatçılar üzerinde çok etkili olmuştur.
ÖZELLİKLERİ
- Parnasizme tepki olarak doğdu.
- Sembolizmde gerçek olduğu gibi anlatılmaz çünkü insan dış dünyayı kendi izlenimleriyle algılar.
- Herkes dış dünyayı farklı bir şekilde algılar ve bu da ancak simgelerle anlatılabilir.
- Sembolist şairler bu nedenle duygularını kapalı bir şekilde ve sembollerle anlatırlar.
- Şiirde duyguya, hayale, mecaza ve benzetmelere geniş yer verirler.
- Sembolistler dış dünyada gördüklerini değil sezdiklerini yazdılar bu nedenle şiirleri anlamsal açıdan kapalıdır.
- Sembolist şiirde musiki (ritim) çok önemsenmiştir.
- Sembolizme göre en iyi şiir “herkesçe farklı yorumlanabilen şiir”dir.
- Sanat için sanat anlayışı hakimdir
- Sembolizme göre “şiir, sözden çok musikiye yakındır.” Bu nedenle ses özellikleri açısından birbiriyle uyumlu, ahenkli sözcükler kullanmaya çalışmışlardır.
TEMSİLCİLERİ
- Baudelaire, Verlaine, Valery, Mallarme, Rimbaud,
- Cenap Şehabettin, Ahmet Haşim sembolisttir.
- Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı Tarancı ve Ahmet Muhip Dıranas’da sembolizmin etkileri görülür.