Servet-i Fünun Dönemi Tiyatro
Önemli bir edebi tür olan tiyatro, Servet-i Fünun Dönemi'nde şiirin ve romanın gölgesinde kalmıştır. (Servet-i Fünun sanatçıları daha çok şiir ile ilgilenmiştir.) Tanzimat’ta halkı eğitmek için bir araç olarak görülen tiyatro, Servet-i Fünun Dönemi'nde ise diğer türlerde olduğu gibi halkta estetik zevk uyandıracak bir tür olarak görülmüştür. Osmanlıda saray çevresinde gelişen tiyatroya ilk zamanlarda yenilikçi padişahlar özel önem vermiş ve bu türün gelişip yayılması için çaba göstermiştir. Önceleri yabancı eserlerin yine yabancı oyuncular tarafından sergilendiği tiyatrolar, Tanzimat ile birlikte yerini yerli oyunlara ve yerli oyunculara bırakmıştır.
Tanzimat’ta özellikle Namık Kemal’in tiyatro eserleri halk tarafından büyük rağbet görmüştür. Tanzimat’ın ikinci döneminde(1878) sanatçılar üzerindeki siyasi baskı artmış edebi eserler sansürlenmeye başlamıştır. Gedik Paşa tiyatrosunun yıkılması, tiyatro yazarlarının sürgüne gönderilmesi, eserlerin yasaklanması veya sansürlenmesi gibi nedenlerle yerli tiyatro eserlerinin sayısı azalmış; tiyatro yazarları daha çok okunmak için eserler yazmaya başlamıştır(Abdülhak Hamit Tarhan) .
İstibdat döneminde tiyatro üzerindeki denetim daha da artmış; yalnızca çeviri yabancı eserler ile yerli doğaçlama eserlerin sergilendiği kumpanyalara ve fars türündeki halkın ilgi ve beklentilerini cezbedecek komedi türündeki basit eserlere izin verilmiştir. Bu devirde de Türk kadını henüz sahneye çıkma fırsatı bulamamıştır. Tiyatro azınlıkların eline bırakılmış, ve Tanzimat’tan önce olduğu gibi oyunlarda yabancı oyuncuların Türkçe kelimeleri düzgün telaffuz edememesinden kaynaklanan dil sorunları ortaya çıkmıştır. Dönemin en önemli tiyatro sanatçıları: Mardiros Mınakyan, Abdürrezzak ve Ortaoyununda Kavuk Geleneğinin başlatıcısı sayılan Kel Hasan’dır.
Serveti Fünun Dönemi'nde tiyatro türünün fazla gelişmemesinde etkili olan sebepler şunlardır:
- İstibdat döneminin sanatçılar üzerindeki baskısı
- Tanzimat’ta sergilenen bazı oyunlardan dolayı (Vatan Yahut Silistre) halkın küçük çaplı bir gösteri yapması, bazı oyunlarda halk ayaklanmalarından, ihtilallerden bahsedilmesi gibi sebeplerle hükümetin tiyatroya olumsuz bir bakış geliştirmesi
- Servet-i Fünun edebi dilinin ağır ve sanatlı olması nedeniyle tiyatro eserlerinde kullanmaya pek elverişli olması
- Tiyatro eserlerinin sergilenmesinin maddi açıdan külfetli olması ve halkın bu külfeti karşılayacak kadar Servet-i Fünun tiyatrosuna rağbet göstermemesi
- Servet-i Fünun sanat anlayışı ile halkın tiyatro eserlerinden beklentisi arasında tezatlık olması
- Servet-i Fünun’da Tanzimat’ta Ahmet Vefik Paşa gibi tiyatroya gönül vermiş devlet adamlarının desteğinin olmaması
Hükümet nazarında tiyatro tehlikeli bir türdür. Büyük halk kitlelerinin harekete geçirilmesinde tiyatro çok etkilidir. Tiyatro halkta belli duyguların(acıma, özgürlük) uyandırılmasında diğer türlere göre daha başarılıdır. Çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlıda Bu gibi sebeplerle istibdat döneminde tiyatro eserleri sıkı denetimden geçirilmiştir. Servet-i Fünun sanatçıları tiyatro türü ile ancak 1908 yılından sonra ilgilenebilmişlerdir. Tiyatro türünde bu zayıf ilgiye rağmen önemli gelişmeler kaydetmişler, az da olsa önemli eserler yazabilmişlerdir.
a- Servet-i Fünun Tiyatrosunda Tema – Konu
Servet-i Fünun geleneğinde artık genel bir anlayış olarak sosyal toplumsal temalara ilgisizlik tiyatro türünde de kendini göstermiştir. Özellikle Fransız edebiyatında, tiyatro türünü yakından takip eden sanatçılar diğer türlerde olduğu gibi tiyatroda da Batı tekniğini uygulayabilmişlerdir. Bu dönemde tiyatrolarda işlenen en önemli temalar: kadın hakları, evlilik, kadın erkek münasebeti gibi aile içi ilişkilerin irdelendiği yine bireysel sayılabilecek temalardır.
b- Servet-i Fünun Tiyatrosunda Dil – Üslup
Servet-i Fünun Dönemi'nde tiyatro eserlerinde kullanılan dil diğer türlere göre daha sadedir. Edebi olarak sanatlı, ağır bir üslup anlayışını benimseyen sanatçılar tiyatrolarında sade, canlı, anlaşılır ve günlük konuşma diline yakın bir dil kullanma gayreti içine girmişlerdir. Aslında böyle bir anlayış geliştirmeleri Tiyatronun doğası gereğidir. Halkın dilini kullanarak halka hitap etme Batı tiyatrosunda da vardır.
c- Servet-i Fünun Dönemi Tiyatro Yazarları ve Eserleri
Dönemin tiyatro türü ile en çok ilgilenen yazarı Hüseyin Suad’tır. Onun basılmış eserleri şunlardır: Şehbal Yahut İstibdat’ın Son Perdesi(1908 Dram), Deva-yı Aşk(1910 Komedi), Hulle Yahut Kabakçı Ferhat Ağa(1910 Komedi), Çifteli Mikroplar(1920 Komedi), Küçük Beyler Yahut Derse Devam Edelim(1920 Komedi), Tayyare(1927 Okul Piyesi), Ahirette Bir Gün(1943 Manzum), Ana Karnında Son Gece(1943 Manzum), [Kirli Çamaşırlar(1910), Kundak Takımları(1910), Kayseri Gülleri( Adaptasyon-Uyarlama komedi)], Yamalar(Basılmamış Eseri)
Halit Ziya Uşaklıgil: Kabus(1918 Dram), Füruzan(1918 A. Dumas – Uyarlama), Fare(1925 Edouard Pailleron – Uyarlama)
Mehmet Rauf: Pençe(1909), Cidal(1911), Sansar(1920), Yara(1935 Piyes), [Diken(1917), Evlat Acısı(1923), Pembe Köşk(1924 Piyes) Basılmamış eserleri], Yağmurdan Doluya( Octave Feuillet – Uyarlama), Gençlik(Alfred Pikar – Uyarlama)
Cenap Şahabettin: Yalan(1911 Dram), Körebe(1917 Komedi)
Faik Ali Ozansoy: Pay-i Tahtın Kapılarında, Nedim ve Lale Devri(1950 Manzum Dram)
Ali Ekrem Bolayır: Baria(1908 Dram), Sukut(1919 Dram), Mama Dadım Darılır(1919 Kemedi)
Safveti Ziya: Haralambos Cankıyadis(1912 Komedi)
Servet-i Fünun Dışında:
Hüseyin Rahmi Gürpınar: Hazan Bülbülü(1916), Tokuşan Kafalar(1973), İki Damla Yaş(1973)
Safvet Nezihi: İzah ve İstizah(1909), Nigar Hanımın Tasvir-i Aşkı(1971), Girive(basılmamıştır)
Edebi Terimler
Darülbedayi: Osmanlı Belediye Tiyatrosu
Tuluat: Oyunlarda doğaçlama yapma
Farce – Fars: Estetikten uzak, halkı güldürmek amacıyla daha çok içeriğe önem verilen kaba tiyatro